Van Gogh – ‘Kızıl saçlı deli?’
Sanat tarihinde adını altın harflerle yazdırmış olan Vincent van Gogh, 19. yüzyılın sonlarına doğru, Hollanda‘nın Zundert kasabasında dünyaya geldi. 30 Mart 1853 tarihinde doğan sanatçı, yaşamı boyunca duygusal derinlikleri ve benzersiz tarzıyla iz bırakan birçok eser yarattı. Ancak, onun sanatının ardındaki hikayeler ve yaşamının zorlukları, onu sadece bir ressam değil, aynı zamanda sanat dünyasının unutulmaz figürlerinden biri yaptı.
Vincent Willem van Gogh (1853-1890), Hollandalı post-empresyonist ressam. Van Gogh’ un kendi portresi (değeri 71,5 Milyon ABD Doları)
Vincent van Gogh‘un sanatla tanışması, genç yaşlarda başladı. Ailesinin desteğiyle resim yapmaya başlayan Vincent, resimle olan yeteneğini erken yaşlarda ortaya koydu. Ancak, sanatla ilgili kariyerine resmi olarak adım atması biraz zaman aldı. Van Gogh, gençliğinde birkaç farklı meslek denedi, ancak içsel bir çağrıyla resim yapma tutkusunu takip etti.
Batı dünyası sanat tarihinin en tanınmış ve en etkili şahsiyetlerinden biri olan Van Gogh, zamanında otuz mahalleli tarafından “le fou roux” (kızıl saçlı deli) olarak nitelenerek akıl hastanesine yatırılması istenmiştir. Yaşadığı dönemde tablolarından biri tavuk kümesini kapatmak için kullanılmıştır (‘kümes tahtası’ tablonun şu anki değeri 50 milyon dolar üzerinde).
Van Gogh’un eserlerinin en dikkat çekici özelliklerinden biri renklerin kullanımındaki cesareti ve ustalığıdır. Ressam, tuvaline dokunduğu her renk tonunu duygularını ifade etmek için kullanıyordu. Özellikle “Yıldızlı Gece” ve “Ayçiçekleri” gibi ünlü eserleri, renk paletinin derinliği ve canlılığı ile dikkat çekiyor.
Van Gogh on yıldan biraz fazla bir süre içinde aralarında 860 yağlı boya tablonun da olduğu 2.100 kadar resim ve çizim çalışması üretti ve bunların çoğu yaşamının son iki yılında yapıldı.
Van Gogh’un hayatında başarılar ve parlaklıkla dolu anlar olduğu kadar, zorluklar ve içsel mücadeleler de vardı. Ressamın zihinsel sağlığı, yaşamının büyük bir kısmında ciddi bir sorundu. Kendi iç dünyasında yaşadığı çatışmalar, sanatının da derinliğini etkilemiş olabilir. 1888’de kulağını kesme olayı, onun ruhsal çalkantılarına dair en bilinen anılardan biridir.
Van Gogh, 1890 yılında 37 yaşında yıllardır süren psikolojik rahatsızlığı ve yoksulluğun ardından trajik bir biçimde kimilerine göre intihar, kimilerine göre bir cinayet sebebiyle silahla yaralandıktan birkaç gün sonra hayata veda etti.
Doctor Félix Rey’in Portresi, 1889. (Dr. Felix, Van Gogh’ un kendisine hediye ettiği kendi portresini önce tavuk kümesini onarmak için kullanmış sonra da birisine vermiştir. Portre Moskova’da Puşkin Müzesi’nde bulunmaktadır ve değerinin 50 milyon ABD $’nın üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.)
Psikotik epizodlardan ve delüzyonlardan muzdarip olan Van Gogh zihin sağlığından endişe duymasına rağmen fiziksel sağlığını ekseriyetle ihmal etmiş düzgün beslenmemiş ve aşırı alkol almıştır.
Sanat simsarı olan Theo van Gogh, kardeşine hem finansal hem de duygusal yönden destek sağlamıştır. Theo van Gogh kardeşinden bir yıl sona öldü, ölüm nedeni “kalıtım, kronik hastalığı, aşırı iş yükü ve üzüntüye” neden olan Paralitik demans olarak belirtilmişti.
(Paralitik demans, frengi enfeksiyonu nedeniyle oluşan, beyin ve merkezi sinir sistemini etkileyen nöropsikiyatrik bir bozukluktur. Hastalar genellikle ani ve dramatik başlangıçlı psikotik belirtiler ile başvururlar.)
Wilhelmina Jacoba van Gogh veya Wil van Gogh (D.1862 – Ö.1941), Vincent van Gogh’ un kızkardeşi, hemşire ve feminist olarak bilinmektedir. Kardeşlerinin ölümünden sonra 1890 (Vincent van Gogh’ un ölüm tarihi) ve 1891 (Theo van Gogh’ un ölüm tarihi) tarihlerinde hastanede çalışmaya başladı. İki erkek kardeşinin ard arda ölümü onu olumsuz etkilemiştir.
Psikotik epizodlardan ve delüzyonlardan muzdarip olan Van Gogh zihin sağlığından endişe duymasına rağmen fiziksel sağlığını ekseriyetle ihmal etmiş düzgün beslenmemiş ve aşırı alkol almıştır.
Sanat simsarı olan Theo van Gogh, kardeşine hem finansal hem de duygusal yönden destek sağlamıştır. Theo van Gogh kardeşinden bir yıl sona öldü, ölüm nedeni “kalıtım, kronik hastalığı, aşırı iş yükü ve üzüntüye” neden olan Paralitik demans olarak belirtilmişti.
(Paralitik demans, frengi enfeksiyonu nedeniyle oluşan, beyin ve merkezi sinir sistemini etkileyen nöropsikiyatrik bir bozukluktur. Hastalar genellikle ani ve dramatik başlangıçlı psikotik belirtiler ile başvururlar.)
Wilhelmina Jacoba van Gogh veya Wil van Gogh (D.1862 – Ö.1941), Vincent van Gogh’ un kızkardeşi, hemşire ve feminist olarak bilinmektedir. Kardeşlerinin ölümünden sonra 1890 (Vincent van Gogh’ un ölüm tarihi) ve 1891 (Theo van Gogh’ un ölüm tarihi) tarihlerinde hastanede çalışmaya başladı. İki erkek kardeşinin ard arda ölümü onu olumsuz etkilemiştir.
Wil van Gogh da kardeşleri gibi psikolojik sorunlar yaşıyordu ve dementia prekoks (Şizofreni) tanısı koyularak akıl hastanesine yatırıldı. Wil van Gogh 1941’de öldü. Altı kardeşten üçünün benzer hastalıklara yakalanmaları Şizofreninin kalıtımsal özelliklerini akla getirmektedir.
Eugène Henri Paul Gauguin (1848 – 1903, fransız ressam) ile tartıştıktan sonra sol kulağının bir kısmını kendisi kesmiştir. O zamanlar konulan teşhis: “genel deliriyum ile akut mani“.
Bir dönem Saint-Rémy‘de akıl hastanelerinde kalmıştır.
27 Temmuz 1890’da bir tabanca ile kendini göğsünden vurdu. İki gün sonra yaraları nedeniyle öldü. Bugün van Gogh’ un Şizoaffektif Bozuklukdan muzdarip olduğu büyük ölçüde düşünülmektedir (hem şizofreni hem de duygudurum bozuklukları özelliklerini bir arada taşıyan hastalık). Ayrıca epilepsisi de olduğu bilinmektedir.
Yaşadığı sürede başarısız olan Van Gogh‘a deli gözüyle bakılıyordu.
İntiharından sonra şöhret kazanan ressamın tabloları şu an milyonlar değerindedir. Halk tarafından yanlış anlaşılmış bir dahi olarak tarihe geçmiştir. Ruhsal hastalıkların olağanüstü işler başarmaya bir engel olmadığının bir kanıtıdır Van Gogh. Çılgınlık ve yaratıcılık birbirine çok yakın özelliklerdir!
FİLM ÖNERİ:
Yaşama Tutkusu (Ölmeyen İnsanlar), ressam Vincent van Gogh‘un hayatını konu alan ve aynı adlı Irving Stone romanından uyarlanmış olan 1956 ABD yapımı biyografik filmdir.