Şizofreninin nedenleri

 

Şizofreninin gerçek nedenleri tam olarak bilinmemekle beraber, bir kişinin hastalık riskini arttıran çok sayıda etken olduğu düşünülmektedir. Bu etkenler birbirlerini etkileyerek şizofreninin gelişimini belirler ve değişik etkenler bireyin gelişiminin farklı evrelerinde önem kazanır (Diathesis–stress model).

Kalıtım:

Akrabalar: Şizofreni hastasının akrabaları hastalık açısından başkalarına göre daha fazla risk altındadırlar. Birinci derece akrabalarda şizofreni ortaya çıkma riski yaklaşık % 10,1`dır. Anne veya babadan biri şizofrense kardeşlerden birinin de şizofren olma riski yaklaşık %16,7`dir. Anne ve babanın ikisi de şizofrense çocukların şizofren olma riski yaklaşık % 46,3`dür.

Küçük yaşta evlat edinilmiş çocuklar üzerindeki araştırmalar akrabalarda artan şizofreni riskinin çevresel değil genetik karakterli olduğunu göstermektedir. Şizofreni hastalarının çocuklarında da biyolojik ebeveynlerince yetiştirilip yetiştirilmediklerinden bağımsız olarak, benzer biçimde artan bir hastalık eğilimi görülür. Şizofreni hastalarının aile geçmişi, bu kişilerin biyolojik akrabalarında riskin yüksek olduğunu, evlat edinme yoluyla akraba olunanlarda ise yüksek olmadığını göstermektedir.

İkiz Araştırmaları:

Tek yumurta ikizlerinde % 43-58`lik risk mevcuttur. Çift yumurta ikizlerinde ise bu oran % 9`dur.

Çeşitli nörobiyolojik nedenlerle bozukluk kendini doğumdan çok sonra olgunlaşan sinirsel sistemlerin bazı psiko-sosyal stres ve olumsuz yaşam deneyimleriyle uyuşmazlığa düştüğü durumlarda gösterebilir. Bu görüş halen “koşullara bağlı” nitelik taşımakla birlikte, destekler yönde bir dizi kanıt da vardır. Özellikle gebelik ve doğum komplikasyonlarının şizofreni riskini iki ila üç kat arttırabildiği saptanmıştır; bunun kaynağı büyük olasılıkla beynin gelişmesinde oluşan hasarlardır. Fetusun oksijensiz kalması, şizofreni hastalannda %20-30 oranındayken, genel nüfusta % 5-10’dur. Şizofreni riski perinatal komplikasyon sayısıyla orantılı olarak yükselmektedir. Hamile kadının viral hastalık geçirmesiyle (özellikle hamileliğin 6. ayında, korteksin en hızlı gelişmekte olduğu safhada) rahim içinde beyin hasarı riski artar. Şizofreni hastalarının çoğunluğunun yılın başka zamanlarında değil de kış sonu veya bahar başında doğdukları ve bu dönem doğanlar arasındaki şizofreni vakalarının (nezle, kızamık ve suçiçeği gibi) viral hastalık salgınlarından sonraki dönemlerde çoğaldığı saptanmıştır. Ancak annenin geçirdiği viral enfeksiyonların yine büyük olasılıkla artan şizofreni riskinin yalnızca küçük bir bölümünü açıklayacağı da unutulmamalıdır.

Nörokimya:

Şizofrenlerde yüksek düzeyde dopaminerjik aktivite tespit edilmiştir. Normal kişilere göre % 5 oranında yüksek dopamin değerleri saptanmıştır. Dopamin arttıkça hafıza performansı ve IQ da azalmaktadır. Serotonin de şizofrenlerde bir artış göstermektedir. Bu nörotransmitter artışı da dezorganizayona neden olmaktadır.

Yaygınlık:

Almanya`da % 0,02 – % 0,04 yani 1000 kişide 2 ile 4 arası görülmektedir (Brugger,1931).

Dünya genelinde yaygınlık oranı % 1`dir (APA 2000).

Şizofreni hastalarının % 15`i intihar etmektedir (Andreasen, 1999; Peuskens vb. 1997). Özellikle düşük sosyo-ekonomik düzeylerde daha sık görülmektedir. Şizofreninin sebep olduğu işlev zorlukları nedeniyle kişinin yüksek sosyo-ekonomik düzeyden asağı sosyo-ekonomik düzeye düştüğü tahmin edilmektedir (Downward-drift Teorisi).

Kadın ve erkelerde yaygınlık yönünden bir fark yoktur ancak erkeklerde başlangıç genellikle erken (20-24 yaşlar) ve hastalık ağır seyretmektedir. Genellikle 15-54 yaşları arasında görülmektedir. Erken baslangıç dezorganizasyonla ve geç başlangıç daha çok paranoid septomlarla ilişkilidir. Hastalar arasında bekarlık ve işsizlik yüksek orandadır. Kentsel yerleşim alanlarında daha çok görülmektedir.

Komorbidite (eşlik eden hastalıklar):
  • Diabetis, Arterioskleros ve kalp hastalıklarına karşı yüksek bir risiko vardır
  • Düşük kanser risikosu (alınan ilaçlar nedeniyle olduğu tahmin ediliyor)
  • Depresyon
  • Alkol, nikotin ve uyuşturucu madde bağımlılığı
  • Yüksek intihar düzeyi (özellikle genç erkeklerde hastaneden çıkıştaki ilk senede)

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir